The Final Cut – Türkçe Çeviri

Son Darbe – The Final Cut

The Post War Dream – Savaş Sonrası Rüyası

Gerçeği söyle bana, İsa’nın neden çarmıha gerildiğini söyle
Bunun için miydi babamın ölümü?
Senin için miydi? Yoksa ben miydim?

Çok fazla TV mi izledim?
Bir suçlama iması mı gözlerindeki?
Eğer boş laf olmasaydı
Çok başarılı olunduğu gemi yapımında
Tersaneler hala açık olurdu Clyde’da
Ve çok eğlenceli olamazdı onlar için
Altında olmak yükselen güneşin
İntihar eden tüm çocuklarıyla birlikte
Ne yaptık biz Maggie ne yaptık biz?
Ne yaptık biz İngiltere’ye
Bağırmalı mıyız? Haykırmalı mıyız?
“Ne oldu savaş sonrası düşüne?”
Ah Meggie ne yaptık biz?

Your Possible Pasts – Muhtemel Geçmişin

Çırpınıyorlar ardında senin olası geçmişlerinin
Bazıları parlak gözlü ve çılgın, bazıları ürkek ve şaşkın
İbret olsun hala yönetimde olanlara
Olası geleceklerine göz kulak olmaları için
Terk edilmiş tren hatları gelincikler sarmış
Bir sonraki seferi beklemekte sığır vagonları

Anımsıyor musun beni? Eskiden nasıl olduğumuzu?
Sence daha yakın mı olmalıydık?

Kapı ağzında durdu kadın, bir gülümsemenin hayaleti
Gezinirken yüzünde ucuz bir otel simgesi gibi
Soğuk bakışları yalvarıyor yağmurluklu adamlara
Kaselerindeki altın ya da sırtlarında ki bıçak için
Biri cesurca yaklaşarak uzattı elini
Dedi ki, “Yalnızca bir çocuktum o zaman, şimdi ise sadece bir erkek”

Anımsıyor musun beni? Eskiden nasıl olduğumuzu?
Sence daha yakın mı olmalıydık?

Katı ve dindar olan tarafından ele geçirildik
Öğretildi bize kendimizi nasıl iyi hissedeceğimiz
ve emredildi kendimizi kötü hissetmemiz
Dillerimiz tutulmuş ve dehşete kapılmış halde öğrendik dua etmeyi
Şimdi duygularımız heyecansız ve ölü toprağı kadar soğuk
Ve aramızda sıralanmış bayrakları ve flamaları
Olası geçmişlerimizin, uzanıyorlar çaput ve paçavralar halinde

Anımsıyor musun beni? Eskiden nasıl olduğumuzu?
Sence daha yakın mı olmalıydık?

One Of The Few – Birkaçından Biri

Eğer sen dört ayak üstüne düşen birkaçından biriysen
Ne yapıyorsun sonunu denk düşürmek için?
Öğret
Çıldırt onları, üz onları, ikiyle ikiyi toplat onlara
Onları ben yap, onları sen yap, onlara ne istersen onu yap
Güldür onları, ağlat onları, yere ser ve öldür onları

The Hero’s Return – Kahraman’ın Dönüşü

İsa İsa nedir bu olup bitenler
Adam etmeye çalışmak bu küçük nankörleri
Ben onların yaşındayken tüm ışıklar sönmüştü
Zaman yoktu sızlanmak ve üzülmek için
Ve şimdi bile bir parçam uçuyor, üzerinde
Dresden’in bir beş irtifada
Hiçbir zaman anlayamayacak olsalar da, ardında
Acı sözlerimin umutsuz anılar yatıyor
Sevgilim sevgilim derin uykuda mısın? İyi
Çünkü tek an bu seninle gerçekten konuşabildiğim
Ve birşey var gizleyip sakladığım
Bir anı ki çok acı veren
Gün ışığına karşı koyamayacak kadar
Savaştan geri döndüğümüzde, bayrak ve
Flamalar asıldı herkesin kapısına
Dans ettik ve şarkı söyledik sokaklarda ve
Kilise çanları çaldı
Fakat kalbimde yanarak
İçin için sürüyor anısı
Topçuların ölürken söylediklerinin, sahra telefonunun diğer ucunda

The Gunner’s Dream – Bombacının Rüyası*

Yüzerek aşağıya doğru bulutların arasından
Anılar hızla geliyor benimle buluşmaya şimdi
Fakat göklerin arasındaki boşlukta
Ve bir köşesinde yabancı bir toprağın
Bir düş gördüm
Bir düş gördüm
Hoşçakal Max
Hoşçakal Anne
Törenden sonra yürürken yavaşça arabaya doğru
Ve onun saçındaki gümüş parlarken soğuk kasım havasında
Duyuyorsun cenze çanının sesini
Ve dokunuyorsun yakandaki ipeğe
Ve gözyaşları kabarırken buluşmak için bandonun tesellisiyle
Sen onun narin elini avuçlarının arasına alıyor
Ve sımsıkı tutuyorsun o düşle
Kalacak bir yer
Yeteri kadar yiyecek
Bir yer ki eski kahramanların
ayaklarını sürüyerek füvenlik içinde cadde boyunca yürüyebildikleri
Yüksek sesle konuşabildiğin
Kuşkuların ve korkuların hakkında
ve başka? Hiç kimsenin ortadan kaybolmadığı
Onların tek tip yayınlarının kapını tekmelemediği hiç işitmediğin
Hattın iki yanında da dinlenebildiğin
Ve manyakların bandoculara uzaktan kumandaları ileateş açmadığı
Ve herkesin yasalara başvurduğu
Ve hiç kimsenin artık çocukları öldürmediği
Ve hiç kimsenin artık çocukları öldürmediği
Her gece yeniden
Dolanıp duruyor beynimin içinde
Onun düşü deli ediyor beni
Bir köşesinde yabancı bir toprağın
Bombacı* uyuyor bu gece
Olan oldu
Çıkarıp atamayız onun son sahnesini
Kulak verin düşüne
Kulak verin

  • 2. Dünya Savaşında uçaklarda bombacı veya nişancı.

Paranoid Eyes – Paranoyak Gözler

Kilit vur ağızına, izin verme sipherinin kayıp düşmesine
Sıkı tut kurşun geçirmez maskeni
Ve eğer sorularıyla parçalamaya çalışırlarsa sahte giysini
Gizlenebilirsin, gizlenebilirsin, gizlenebilirsin
Ardına paranoyak gözlerinin
Cesur yüzünü takınır ve yola koyulursun bir kadeh içki için
Sırtını yüzüne yerleştirip gelişigüzel yaslanırken bara
Kahkahalarla gülerken dünyanın geri kalan kısmına
Kalabalıktaki çocukalrla birlikte
Gizlenirsin, gizlenirsin, gizlenirsin
Ardına taşlaşmış gözlerinin
Kandın onların şan, şöhret ve servet masallarına
Şimdi dalıp gittin sakin orta yaşın alkol sisine
Cennet millerce yüksekteymiş meğerse
Ve gizlenirsin, gizlenirsin, gizlenirsin
Ardına kahverengi ve uysal gözlerinin

Get Your Fithy Hands Off My Desert – Çek Pis Ellerini Issızlığımdan

Brejnev Afganistan’ı aldı
Begin Beyrut’u aldı
Gatieri İngiliz bayrağını aldı
Ve Meggie öğle yemeğinden sonra bir gün
Bir kruvazör aldı tekmil tayfasıyla birlikte
Anlaşılan onu mecbur etmek için bayrağı geri vermeye

The Fletcher Memorial Home – Fletcher’in Anıt Evi

Tüm yetişkin çocuklarınızı alıp götürün bir yere
Ve onlar için bir ev yapın, kendilerine ait küçük bir yer
Bir Fletcher Anıt Evi,
İflah olmaz zorbalar ve krallar için
Görsünler kendilerini hergün
Kapalı devre TVlerinde
Gerçekte var olduklarını anlamaları için
Bu tek hissedebildikleri tek yoldur.
“Bayanlar ve baylar lütfen selamlayın, Reagen ve Haig
Bay Begin ve arkadaşı,
Bayan Thatcher ve Paisley
Bay Brejnev ve partisi
McCarthy’nin ruhu
Nixon’un anıları
Ve şimdi de renk katıyor bir grup ismi meçhul Latin
Amerikalı et tüccarının parıltısı”
Bizden kendilerine saygı göstermemizi mi bekliyorlardı?
Madalyalarını parlatabilir
ve gülümsemelerini keskinleştirebilirler
ve eğlendirebilirler kendilerini oyunlar oynayarak
bir süre için
Boom boom, bang bang, yat yere sen öldün.
Güvencededirler buzdan bir camgözün sabit bakışında
En sevdikleri oyuncaklarıyla birlikte
Uslu kızlar ve oğlanlar olacaklar onlar
Sömürgede yaşayanlar Fletcher Anıt Evinde
Yaşamın ve bedenlerin tüketicileri
Hepsi içeride mi?
İyi vakit geçiriyor musunuz?
Şimdi son çare uygulanabilir.

Southampton Dock – Southhampton Limanı

Karaya çıktılar 45’de
Ve ne bir konuşan ne de bir gülen oldu
Çok sayıda boşluk vardı sırada
Toplandılar Cenotaph’ta
Hep birlikte kabul ettiler ellerini kalplerine koyarak
Kınlarına sokmayı kurbanlık bıçaklarını
Ama şimdi
Duruyor üstünde Southampton Rıhtımı’nın
Elinde mendili ile
Ve yazlık robu yapışıyor
Yağmurdan ıslanmış bedeninin üstüne
Sessiz bir çaresizlik içinde, parmak boğumları
Bembeyaz kesilmiş kaygan dizginlerin üstünde
Cesurca mendilini sallıyor çocukları uğurlarken yeniden
Ve hala o koyu leke yayılıyor arasında
onun kürek kemiklerinin
Suskun bir hatırlatıcısı olarak gelincik tarlaları ve mezarların
Ve savaş bittiğinde
Tükettik onların yapmış olduklarını
Ama kalplerimizin en derininde
Hissettik o darbeyi

The Final Cut – Son Darbe

Gözyaşlarıyla lekelenmişgözlerin balık gözü merceklerin ardından
Zar zor tanımlayabiliyorum bu anın zamandaki şeklini
Ve açık mavi göklerin yükseklerinde uçmanın çok uzağındayım
Döne döne aşağıya iniyorum yeryüzünde saklandığım deliğe
Eğer aşarsan araba yolu üzerindeki mayınları
Ve köpeklerle başeder ve soğuk elektronik gözü atlatırsan
Ve eğer delikteki çiftenin arkasına geçmeyi başarırsan
Çevir kilidin şifresini aç gizli bölmeyi
Ve eğer ben içerideysem söylerim sana duvarın arkasında ne olduğunu
Orada büyük sanrılı bir çocuk var
Kapak kızlarıyla aşk yapan
Merak ediyor yeni bulduğun inancınla uyuyup uyuyamadığını senin
Biri sevebilir mi onu?
Ya da bu yalnızca çılgın bir düş mü?
Ve eğer gösterirsem sana gizli yüzümü
Yine de beni alıkoyar mıydın bu gece
Ve eğer açarsam kalbimi sana
Ve gösterirsem zayıf yanımı
Ne yapardın
Satar mıydın öykünü Rolling Stone`a
Çocukları götürür
Ve beni yalnız bırakır mıydın
Ve kaygısızca gülümser miydin
Bana fısıldarken telefonda
Beni sepetler miydin
Yoksa eve mi götürürdün
Göstermem gerektiği halde çıplak duygularımı
Parçalamam gerektiği halde perdeleri
Tuttum bıçağı titreyen ellerimle
Hazırdım gerçekleştirmeye fakat tam o anda çaldı telefon
Hiçbir zaman cesaretim olmadı son darbeyi indirmeye

Not Now John – Şimdi Değil John

Siktir et gerisini, biz bunları sürdürmeliyiz
Yarışmalıyız kurnaz Japon’la
Çok fazla ev var yanmakta olan
Ve yeterince ağaç yok
Bu yüzden siktir et gerisini
Biz bunları sürdürmeliyiz
Duramam – işimi kaybedebilirim – aklım başımdan gitti – silikon
Ne bombası – çekil git – ödeme günü – yararlan
Bozulmuş – tamir gerekli – büyük altı
Klik klik – düşürme – oh hayır – tombala yap!
Güldür onları, ağlat onları, dans ettir onlara ara sokaklarda
Ödet onlara, durdur onları, kendilerini iyi hissettir onlara
Şimdi olmaz John
Sürdürmeliyiz film gösterisini
Hollywood bekliyor gökkuşağının sonunda
Kimin umrunda neyle ilgili olduğu
Çocuklar geldiği sürece
Şimdi olmaz John
Sürdürmeliyiz gösteriyi
Bekle John
Sürdürmeliyiz bunu
Bilmiyorum ne olduğunu
Fakat buraya … gibi uyuyor
Vardiyanın sonunda gel
Gider işeriz
Fakat şimdi olmaz John
Sürdürmeliyim bunu
Dur John
Sanırım dikkate değer birşey çıktı
Eskiden kitap okurdum fakat …
Bu haberler olabilir
Ya da bir başka pislik
Ya da tekrar yayınlanabilecek gösteriler
Siktir et gerisini, biz bunları sürdürmeliyiz
Yarışmalıyız kurnaz Japon’la
Endişelenmeye gerek yok Vietnamlı için
Dize getirmeli Rus ayısını
Eh Rus ayısı olmayabilir de
Belki İsveçliler’i
Gösterdik Arjantin’e
Hadi şimdi de gidip gösterelim bunlara
Kendimizi güçlü hissettiriyor
Ve Maggie hoşnut olmaz mıydı
Nah nah nah nah nah nah!
S’cusi dove il bar
Se para collo pou eine toe bar
S’il vous plait oú est le bar
Oi’ kerhane nerede John!

Two Suns In The Sunset – Gün Batımında İki Güneş

Dikiz aynamda güneş alçalıyor
Batarak ardında yoldaki köprülerin
Ve ben düşünüyorum tüm güzel şeyleri
Tamamlamadan yarım bıraktığımız
Ve acısını çekiyorum önsezilerin
Doğruluyorum şüpheleri
Soykırımın geleceğine dair
Mantarı tutan paslı tel
Öfkeyi içinde saklayan
Kopuyor
Ve birden bire gündüz oluyor yeniden
Güneş doğuda
Gün bitmiş olduğu halde
Gün batımında iki güneş
Hmmmmmmmmm
Yoksa insan ırkının sonu mu bu?
Frenlerin kilitlendiği andaki gibi
Ve büyük bir kamyona doğru kaydığın
Uzatıyorsun bu donmuş anları korkun ile
Ve bir daha hiç duyamayacaksın onların sesini
Ve bir daha göremeyeceksin onların yüzlerini
Başvurmayacaksın yasalara bundan sonra
Ve ön cam erirken
Gözyaşlarım buharlaşıyor
Geride yalnızca kömür bırakarak savunma için
En sonunda anlıyorum
Duygularını seçkinlerin
Küller ve elmaslar
Düşman ve dost
Hepimiz eşittik en sonunda

When The Tigers Broke Free – Kaplanlar (Tanklar) Serbest Kaldığında

Kara 44′ ün [1] çok kötü bir sabahı,
Şafak vaktinin hemen öncesiydi.[2]
Askerler geri çekilip çekilemeyeceklerini sordular,
Komutan onlara yerlerinde kalmalarını emretti.
Ve askerler düşman tanklarını
-sadece bir süreliğine – geride tuttukları için generaller buna şükretti .
Ve birkaç yüz sıradan hayat pahasına
Anzio[3] Köprübaşı savunuldu.

Yaşlı ve nazik Kral George[4],
Babamın savaşta öldüğünü öğrenince
Anneme bir mektup yazdı.
Hatırlıyorum da,
Her yanı altın varakla süslenmiş
Tomar şeklinde sarılı bir kâğıttı.
Ve onu birgün eski fotoğrafların saklı olduğu bir çekmecede buldum.
Majestelerinin mührünü o mektuba basışını düşündükçe
Hala yaşarır gözlerim.

Her taraf karanlıktı.
Yer buzla kaplıydı.
Kaplanlar[5] serbest/başıboş bırakılınca
Kraliyet Donanması C Bölüğü’nden hiç kimse kurtulamadı.
Hepsi arkada bırakıldı.
Çoğu öldü, geri kalanlar ise ölmek üzereydi.
Başkomutan babamı benden işte böyle aldı…
_____________________________________
[1] Kara 44: İkinci Dünya Savaşı’ndan bahsedilmektedir.
[2] Günün en karanlık zamanı şafaktan hemen öncesidir. (It’s always darkest before dawn)
[3] Amerikalılar 22 Ocak 1944 de Anzio’ya çıkarma yaparlar. Ancak tuttukları köprübaşı, Alman 14. Ordu tarafından saldırıya uğrayınca Amerikalılar büyük kayıplar verirler.
[4] 6. Kral George ; tam adı Albert Frederick Arthur George, (D.14 Aralık 1895.Sandringham, Norfolk – Ö. 6 Şubat 1952.Sandringham, İngiltere, 1936-1952 arasında Birleşik Krallık hükümdarı ve 15 Ağustos 1947′ ye değin Hindistan İmparatoru )
[5] Tiger: İkinci Dünya Savaşı’nda Almanlar tarafından yapılıp, kullanılmış olan savaş tanklarına verilen addır. Tiger ismi Ferdinand Porsche tarafından konulmuştur. Zamanındaki en iyi tanklardan birisidir. Çok sağlam bir zırha ve iyi bir topa sahip olduğu için düşmanların korkulu rüyası haline gelmiştir.

(Türkçe Sözleri: © ZTB)

Okan hakkında

PinkFloydTurk.Net admini, Floyd fanı, müziksever, eski ses mühendisi, amatör astrofotoğrafçı.

20 Eylül 2007 tarihinde Albümlerin Türkçe Sözleri, Türkçe Sözler ve Açıklamalar içinde yayınlandı ve , , , , , , , , , , , , , , , , , , olarak etiketlendi. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin. Yorum yapın.

Yorum bırakın